ZEUS
Yunan Mitolojisinde Zeus ve kardeşleri evrendeki güçleri kontrol edebilmek için adeta bir tombala çektiler. Denizlerin kontrolü ve egemenliği Poseidon’un oldu, yer altını ise Hades tekeline aldı, Zeus ise gökyüzünün tek egemeni olarak tüm Tanrıların başkanı ve liderliği görevini üstlendi. Bereketi getiren yağmurların yanında, kalplere korku salan yıkıcı şimşeklerin denetimi de Zeus’un elindeydi. Böylece Zeus tüm Tanrılar’ın üstünde tek hakim olarak krallığını ilan etti.
Bu yüce ve üstün kral kendisini meşhur İliada destanında şöyle tanımlar ve ailesine şu şekilde seslenir:
“Herkesten güçlüyüm ben. Altın bir halat bağlayın gökyüzüne; Tanrılar, Tanrıçalar, hepiniz ucundan tutun. Zeus’u çekemezsiniz. Ama ben istersem çekerim. Olympos’un tepelerinden birine bağlarım halatı, her şeyi, yeri de, denizi de asarım.”
İşte Jüpiter’in üstün ve yıkılmaz, sarsılmaz iktidarı! Evrendeki her şeyi adeta tek eli ile yöneten tüm Tanrılar’ın gücünün toplamından daha güçlü ve istediği takdirde hepsini bağlayacak bir kudret söz konusu!
Lakin Zeus bu cümleleri sarf ederken çevresindeki bazı Tanrılar’ın oyununa geleceğini bilemezdi. Ne de olsa bu Tanrı, her şeyin bilgisine sahip olan bir Tanrı değildi. Bu nedenle onun hakimiyetine boyun eğmeyen Tanrılar oldu. Kendi erkek kardeşi Poseidon, hatta karısı Hera bile onu aldatmıştı. Bazıları bunu her şeyin üstünde bir ilahi kader’in işleyişi olarak tanımladılar. Kim bilir?
Yunan Mitolojisinde Zeus çapkın bir Tanrıydı. Evet doğru okudunuz, kadınlara düşkündü ve onları elde etmek isterdi. Ancak evliydi ve bu oyunları oynarken karısı Hera’dan gizlenmekteydi. Asla yıkılamaz gördüğü iktidarı sırasında, bu çapkınlıkları yapmaktan kendini alıkoyamaz, yalanlar ve dolanlarla isteklerine ulaşmanın yolunu arardı.
Ne var ki bu durum Zeus’un büyük bir hükümdar olarak anılması algısını değiştirmedi. O bu zafiyeti dolayısıyla çaptan düşmedi, çağlar boyu felsefede tüm Tanrıları yanında korundu, hatta giderek ona olan bakış açışı daha da güçlendi ve zaman ilerledikçe ilk Tanrı ile birleşerek, Tek Tanrı olarak nitelendirilmeye başlandı. Ve tabii ki ilk Tanrıça sıfatı Zeus’un karısına bahşedildi.
Zeus kuşlar âleminden bir tür seçecek olsaydı sizce hangisini seçerdi? Tabii ki gökyüzünde tüm yeryüzünü gözleri ile tarayarak uçan ve avını keskin gözleri ile gören, usta avcı Kartal! Ağaçlar âleminden ise tabii ki Meşe onun ağacı olurdu. Kökleri yanlara ve derinlere kadar uzanan, boyu gökleri yaran Meşe ağacı. Tapınağı ise meşe ağaçlarının arasında yer alan DODONA’da bulunurdu. Bu meşe ağaçlarının yapraklarından gelen seslerin Zeus’un sesi olduğuna inanılır ve onun ne talep ettiğine kulak kabartılırdı. Merak ediyorum acaba siz bu meşe ağaçlarından gelen Zeus’un çağrılarını hiç duydunuz mu?
[/ihc-hide-content]
Web sitesindeki tüm bilgi ve resimlerin her hakkı saklıdır, kopyalanamaz, kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Aydınlanma yolunda ilerlerken, Astroloji'nin ışığı yolunuza rehber olsun.
Sevgiyle kalın,